Bazen gözlerle ifade edilemez duygular..O zaman kalemin gücü başlar..

Otobüs Yolculukları ve İçten Anılar..

Kategori: Eskimiş Yazılar | Mehmet tarafından yazılmıştır. Ayrıca 2.507 kere okundu.

Ne bekleyebilir ki bir insan otobüs yolculuğundan?“… Bir hayalin, en güzel yerine “merhaba“ demek için nasıl da yaslanılır o pencerenin camına.. Gecenin bütün renklerine anlam katan vadiler, dağlar derken ne güzel de hayalden uykuya bırakılır o yorgun bedenler..

İnsan seviyorsa, elbette tatlı gelir en tozlu hüzünler bile; kaderin çizgisine benzer yol çizgilerine ne kadar bakılsa da doyulmaz ve asla geriye dönülmez. Senle beraber diğerleri de ortaktır o çizgilere, en güzeli varılmak istenen yerin bekletilenlerinin farklı bir anlam katmasıdır. Beklenen ve bekleyen gerçekten kimdir bu asla bilinmez! Yolcu diye beklenen olmak çok doğru değildir. Asıl bekleyen o yolculuğa kendini adamıştır aslında. Beklenen o yolculuktan uzaktır ve herkes tam tersini sanar. Belki işin püf noktası burada gizlidir ve hayat derinlemesine inildikçe güzelleşir

Bildiğim otobüs hikâyeleri vardır. En güzeli de etrafı izlediğimden mi bilinmez gözleri yaşlı olanların yolculukları bende hep başka olmuştur. Anlatılan memleket hikâyeleri falan bana çok gizemli gelmez. Can sıkıntısı sohbetleri diyorum ben artık bunlara… Konuşmak çok doğru değil yolculuklarda, şöyle yaslanıp geriye doğru, her şeyi geride bırakmış gibi sanki kaçıyormuş gibi rahatlamak varken, sessizliği bozan yüzeysel konuşmalar her şeyi mahvedebilir… Bazen “sanane” demek ayıba kaçsa da doğrusu selamlaşıp kendi içsel yolculuğuna bırakmaktır kişinin kendisini…

Her zaman yanımda küçük hikâye kitaplarını bulundururum. Ve asla tek kitapla yolculuğa çıkmam her zaman yanımdaki yolcu arkadaşımı da düşünürüm. Fazla rahatsız etmesin beni diye mi pek bilmiyorum ama bir şeyleri imalaşmaktan öte öğretmek taraftarı olmak güzeldir. Fıkra kitaplarını da severim, tebessüme uzak yüz hatlarıma iyi geliyorlar çünkü. Birazcık unutuyorum yolcu olduğumu ve bu çok hoşuma gidiyor… Gülüyorum!

Bilinen dinlenme tesislerinde ve çoğu zaman aynı yerlerde durup çayla karışık bir şeyler atıştırmak misafirliğimin ne kadar istenilmediğinin bir göstergesi artık. Ah bir yaprak sarması olsaydı bir de ıhlamur çayı işte sen o zaman gör misafirin sultanlığını… Ama nerdeee, sanki içilmesi zorunluluk halini almış çay, poğaça, simit gibi hep zorunluluktan yenilen yiyecekler oldukça yolcu olunduğunu unutmak mümkün değil.

Sayısını bilmediğim otobüs yolculuklarımdan geriye kalan sadece o karışık duygular. Gittiğim ve gideceğim yer arasında ki değişime kolay adapte olmuş gibi görünmelerim yerini yorgunum, biraz uyumalıyım demelere bıraktığında yine yalnız bir odaya çekilip dinlenmekle son buluyor. Sonrası bilindik telaşlar işte hoş geldin, nasılsınlar… Aslında asıl yolculuğumu bana hatırlatan tek yer olarak otobüslerin arkalarından bakışımın bir minnettarlık olduğunu da belirtmeliyim. Yolculuk içerisinde bir başka yolculuk elbette şahane keşiflere de götürüyor insanı. Bu en çok kişinin kendisiyle derinlemesine konuşması oluyor.

Hoş geldin kendine ersin, nasılsın bugün?

26 yaşındayım. 2011 yılında kurduğum geyik.com.tr adresinin kurucusu ve yazarıyım. Ayrıca reklamcılık ile ilgili sağlam birikime sahibim.
EtiCanlar:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit exceeded. Please complete the captcha once again.