Türkiye’nin küçük, şirin ve öğrenci dostu kendi Niğde’de öğrencilik yaptıysan, sen de bu ortak paydalardan nasibini almışsın demektir. Hadi gel, hatıraları tazelerken Niğde’yi tercih edecek yeni arkadaşlara birkaç tüyo verelim!
1. Mecburiyet Caddesi
Niğde insanı o kadar samimi ki, “tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer” atasözünü hayata geçirerek bu caddenin ismini “Mecburiyet Caddesi” olarak değiştirmişler. Asıl adını merak edenler için hemen belirtelim “Dr. Sami Yağız Caddesi”. Niğde’nin hem en kalabalık, hem de en işlek caddesi olma özelliğini taşımasının yanında, bütün kafeleri, bütün mağazaları ve işinize yarayacak bütün dükkanları bu cadde üzerinde bulmanız sebebiyle halk tarafından “Mecburiyet Caddesi” olarak tanımlanıyor. Çok iyi değil mi? Ne kadar da samimi! Bu caddenin getirdiği tek dezavantaj ise, tüm şehir halkı bu caddeye her gün her dakika uğradığı için gizli bir iş çevirmeniz neredeyse imkansız! Ya sınıf arkadaşı, ya yan sınıftan bir arkadaş, ya da yan sınıftan arkadaşın oda arkadaşı ile mutlaka karşılaşırsın Mecburiyet’te! ☺
2. Uzak mı, o da ne?
Büyük bir şehirden Niğde’ye gelenlerin hayatlarındaki “uzak” kavramı, Niğde’de kaldıkları süre boyunca ortadan kalkacaktır. Hatta şöyle bir şey söyleyelim; otobüsü sadece kampüse gidebilmek için kullanıyorsunuz! Onun dışında hiç otobüs, dolmuş kullanmanıza gerek yok. Zaten marketten çıkarken yanlışlıkla bankaya girip, kuaförde saçlarınızı kestirirken bir sigara molası kadar kısa sürede kargo gönderimi yapabilirsiniz.
3. Patatesin Başkenti!
Yılda 700bin TON (büyük harflerle yazdım ki gözden kaçmasın!) patates üretilen bir şehre geliyorsunuz. E haliyle patates kızartması, patatesli yumurta, patates yemeği, patatesli pilav, patatesli barbun gibi patates kombinasyonlarına kendinizi şimdiden hazırlayın.
4. Kafa dinlemek için uzağa gitmeyin, kampüste göl var!
Türkiye’deki birkaç kampüste yer alan göllerden birisi de Niğde Üniversitesinde. Kampüsün ortasında göl var, göl! Her ne kadar bazı zamanlarda kötü bir koku yaysa da, buruna bir mandal takıp manzarasına doyulamayacak cinsten. Hele bir de bahar mevsiminde gelen flamingo kuşları yok m? Tadına doyamayacaksınız.
5. Otobüs Şoförleri
Niğde’ye ilk geldiğinizde otobüs şoförlerini telsizle görüp, kalp krizi geçirme şoku yaşayabilirsiniz. Ama merak etmeyin, alışıyorsunuz. Hele bir de şoförler muhabbet etmeye başladı mı, değmeyin keyfimize. Niğde Üniversitesi’nden mezun olan herkesin bir telsiz anısı mutlaka vardır.
6. Adanalıların işgali altındayız!
Kafayı nereye çevirseniz “Üni Niğde” yazısı ile Adana Demirspor’lu öğrencileri görürsünüz. İlk görürsünüz, hmm dersiniz. İkinci de, ooo dersiniz. Üçüncü de, vay be! dersiniz. Dördüncü de, haydaaa dersiniz. Beşinciden sonra alışırsınız. Adanalı dedin mi Niğde’nin her yerinde karşınıza çıkabilme potansiyellerini düşünürsünüz. Sebebi ise Niğde Üniversitesi öğrencilerinin büyük bir kısmının Adanalı öğrencilerden oluşması.
7. AVM Yok, Mecburiyet var…
AVM dediğin şeyi artık hayatından çıkartabilirsin. Onun yerine “Mecburiyet” vereceğiz çünkü sana. İyi taraftan bak, AVM’ye oranla mecburiyette herşey çok ucuz!
8. Çan sesleri… Şaka şaka Çan eğrisi!
Dostluğun bittiği dönem, vize ve final sınavlarından 1 hafta önce başlayıp, sınavların bittiği gün kadardır. Bu süre zarfında dostunuz, arkadaşınız kalmaz. Neden? Çünkü çan eğrisi var! Kimse kimseye Niğde Üniversitesi’nde kolay kolay not vermez. Cüzdanını kaybeden görürsün ama defterini kaybeden göremezsin!
9. Uçacaksın, uçacaksın, havalara uçacaksın!
Mevsim, saat, dakika, yağmur, kar fark etmeksizin rüzgar yiyeceğiniz için vücudunuz rüzgara bağışıklık kazanacak. “Sen cepleri bi taşla doldur istersen” esprisi ise Niğde halkı tarafından milli espri olarak kabul edilip, zayıf herkese gün içerisinde 13127 kere söylenmektedir. ☺
10. Otobüs Şoförü: Milli Piyango var mı ?
Eğer “Milli Piyango var mı?” sorusundan sonra derin bir sessizlik ihtiyacı hissediyorsan, Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden mezunsun demektir. Selam! Seni buldum! ☺ Yeni gelecekler için spoiler: Sabahları kampüs girişinde sorulan bu soru, büyük bir sükunet ile karşılanıp cevaplanmazsa, otobüs direk olarak eğitim fakültesine gideceği için bir Eğitim Fakültesi öğrencileri tarafından bir hayli önemlidir.
Mecburiyet ile başlayıp, Milli Piyango ile bitirdiğimiz Niğde Üniversitesi tanıtımımızı okudunuz. Halen Niğde’yi tercih etmeyi düşünür müsünüz bilmem ama bizden bir tavsiye, eğer zayıfsanız valizinizi taşla doldurup öyle gidin ☺
Selçuk Üniversitesi Rektörü Sn. Mustafa Şahin öğrencileri ile iç içe olmak adına olsa gerek sürekli olarak Twitter üzerinden öğrencileri ile iletişim halinde. Her gün yüzlerce şey yazılmasına rağmen herkese bir cevabı olan Rektörümüzü bizde inceleyelim dedik. 🙂 Hiç tanımasanız ve sadece internette tanısanız herhalde “bu adam rektör değil” dersiniz. Geçmişteki rektör hocalarımız ile kıyaslamak istemeyiz ama gerçekten sıra dışı olduğu için bu konuyu açmak istedim.
Hocamıza sevgilerimizi sunarak birbirinden komik ve eğlenceli tweetlerine gelin beraber bakalım. 🙂
HANİ SOĞUKTU? İPTAL EDEYİM Mİ TATİLİ?
ACABA KİM? 😀
BİZ BUNU Bİ ARKADAŞLARLA DÜŞÜNELİM HOCAM HATTA KALIN 😀
BEN SANA TELEFERİK OLAMAZSIN DEMEDİM, REKTÖR OLAMAZSIN DEDİM
YANLIŞ, 3 HAFTA TATİL VAR. İLK HAFTADA DA YOKUZ. 😀
BUNA BEN DE YORUMSUZUM. 😀
ÖĞRENCİSİNİ DÜŞÜNEN REKTÖR GİBİ REKTÖR
ELDİVEN DE AL KARTOPU SAVAŞI YAPARIZ. 😀
BENCEDE SENCE. 😀
AYNEN NEFES ALSIN YETER REKTÖR REİS 😀
Lise yılları boyunca herkes size “üniversiteye kapağı at, rahatlarsın!” diye nasihat vermiş olsa da, üniversiteye başladıktan sonra durumun o kadar iyi olmadığını kısa sürede fark edersiniz. Hele bir de gurbette üniversite okuyorsanız, “ay sonunu getirme” çabaları da yavaş yavaş boy göstermeye başlayacaktır. Bunların hepsine ek olarak, üniversiteniz bittiğinde iş bulup iş başı yapana kadar geçecek süreçte burslarınız kesilip, ailenizden gelen para da azalmaya başladığında harcayabileceğiniz bir birikim yapmanız gerekir.
Tüm bu düşüncelere ek olarak üniversite süresi boyunca arkadaşlarınızın katılacağı partilerde, gezilerde, yurt dışı seyahatlerinde aklınızın kalacağı da kaçınılmaz bir gerçek. Hem birikim yapıp, hem de bu aktivitelere katılmak nasıl mümkün olacak diye düşünmek yerine; hemen kendinize bir kavanoz, ayakkabı kutusu gibi geniş hacimli bir kap alarak bozuklukları biriktirmeye başlayın!
Kendinize belirlediğiniz hedefi de çok küçük tutmayın. Büyük bir hedef koyun. Türkiye’yi gezmek, trenle Avrupa turu yapmak, Amerika’ya gitmek veya motosiklet almak belirlediğiniz hedeflerden bir tanesi olabilir. Hedefinizi belirledikten sonra yapacağınız ilk işte günlük alt limit belirlemek olsun. Tavsiyemiz, günde 3-4 TL ile birikiminize başlayıp, ara ara kumbaranıza ara ödemeler yapmak. Mesela günde 4 TL biriktirmeye başlasanız, bir ayda 120 TL eder. Her burs gününüzde kumbaranıza 50 TL atsanız ve her ailenizden para geldiğinde de 30 TL atsanız, her ay 200 TL para biriktirmiş olursunuz. Bunu bir yıl olarak düşündüğünüzde yılda 2000 Türk Lirası gibi bir birikiminiz olmuş olur.
Bu birikiminiz sayesinde büyük bir hedefinizi gerçekleştirebileceğiniz gibi; aynı zamanda birikiminizi yapabilmek için sağlıklı beslenmeye, alkol, sigara gibi alışkanlıklardan uzak durmaya ve evde vakit geçirebilmek için derslerinize yoğunlaşmaya da fırsat bulabileceksiniz demektir. Hem büyük bir hayal gerçekleştirip, hem de başarılı bir öğrenci olmak sizin elinizde. Yapacağınız bu birikim ile hayatınızın genel düzenini de bir bakımdan oluşturmuş olup, mezuniyetiniz sonrasında yapacağınız iş başvurularında da şimdiden birkaç adım önde olacağınızı büyük bir açık yüreklilik ile söyleyebiliriz. Hem öğrenciliğin, hem hayatın, hem de keyifli bir birikim yapmanın keyfini çıkartın!
İzmir’de yer alan bir diğer üniversite Dokuz Eylül Üniversitesi’nin aksine, Ege Üniversitesi’nde neredeyse fakültelerin tamamı tek bir kampüs içerisinde toplanmış durumda. Bu kampüste İzmir’in en güzel ilçelerinden birisi olan Bornova’da! Bence buraya kadar söylediğim 3 cümle Ege Üniversitesi’ni tercih etmek için fazlasıyla yeterli. Ama yine de detaylara inmekte fayda var.
İzmir’in Bornova ilçesinde yer alan Ege Üniversitesi Kampüsü, hem sosyal yaşam, hem ulaşım, hem de öğrenci olanakları bakımından oldukça olumlu yönde. Türkiye’de ilk kurulan üniversitelerden birisi olma özelliğini taşıyan Ege Üniversitesi de, ilklerden birisi olduğu için bu ayrıcalığı size eğitim kalitesiyle hissettiriyor. Köklü bir üniversite olma özelliğini öğrencilerine sadece teoriksel eğitim olarak değil; pratik eğitimi ve sosyal olarak girişimsel bir ruh kazandırması da Ege Üniversitesi’nin en büyük artılarından bir tanesi.
Ege Üniversitesi’nin Bornova Kampüsü’nde yer alan fakülteler;
Bu fakülteler dışında Ödemiş’te Sağlık Yüksekokulu yer alırken Çeşme ilçesinde de Ege Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Yüksekokulu bulunuyor.
Kampüs içerisindeki spor salonları, futbol, basketbol, voleybol ve plaj voleybolu sahaları, sineması, konferans salonları, tiyatro salonları, olimpik yüzme havuzu, metro istasyonu, tenis kortu, 4 katlı kütüphane ve sayısız kafe bulunduran Ege Üniversitesi, eğitim alanında olduğu kadar sosyalleşme alanında da köklü bir üniversite olduğunu her açıdan gösteriyor. Hatta kampüsün içerisinde üniversiteye bağlı olan bir öğrenci köyü bile mevcut! Bu kadar çok şey saydıktan sonra kampüs ile iç içe yer alan Forum Bornova Açık Hava AVM’sini söylemeyecektim ama, gittiğinizde nasıl olsa göreceksiniz. 🙂
Böylesine köklü bir sosyal yapıya sahip olan üniversitede normal olarak sayısız da öğrenci kulübü mevcut. Her öğrenci kendi yetenek ve hobilerini geliştirmek için bu kulüplerden “en az” bir tanesine üye. Her yıl, üniversite tarafından pek çok ünlü ismin bir arada yer aldığı festivaller düzenleniyor. Bu festivallerde imza günleri, konserler, sayısız etkinlikler bir arada yer alıyor. Bağlı olduğunuz/olacağınız kulüpler ile bu festivallerde boy göstermek ise ayrı bir keyif.
Metro’nun üniversitenin içine kadar giriyor olması ise ulaşım sorununu tamamıyla ortadan kaldırıyor. Hele biraz da güneş var ise, Bornova’nın merkezine yürüme gidenlerin sayısı da bir hayli artıyor. Böylesine kolay ulaşımın sağlandığı ve içerisinde sayısız aktivite şansı sunulan Ege Üniversitesi, girişlerde katı bir kimlik kontrolü yapıyor. İçerideki tüm aktivitelerin sadece öğrencilere özgü olmasını isteyen üniversite yönetimi, üniversite girişlerine turnikeler yerleştirerek sadece kimliği olan öğrenci ve personellerin içeri girmesine olanak sağlıyor. Bu öğrencilerin özgürlüğü için olduğu kadar güvenliği için de oldukça önemli.
Kampüs dışarısında vakit geçirmek isteyen öğrencilerin uğrak noktası ise Bornova Küçükpark’ta yer alan birbirinden ilgi çekici yüzlerce mekan! İsterseniz ring otobüs ile, isterseniz yürüyerek kampüsten kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz.
Bu kadar güzel şeyden bahsettikten sonra belki de tek negatif özellik olan ev kiralarına gelebiliriz. Dokuz Eylül Üniversitesi’ne oranla ev kiraları biraz daha pahalı. 2+1 evler 850 TL gibi yüksek rakamlardan kiralanmaya başlıyor. Eğer evin yeri, katı ve konumu da biraz güzelleşirse 1500 TL gibi asgari ücretten fazla kiralar ile de karşılaşabilirsiniz. Kampüse biraz daha uzaklaşmayı göze alırsanız da kiralar 550-600 TL civarlarına geriliyor. Eğer ev tutmak yerine özel veya KYK yurtlarında konaklamayı tercih ederseniz üniversite içerisinde mevcut. Aynı şekilde üniversitenin bünyesinde olan Öğrenci Köyü’de konaklanabilen alanlar arasında. Kampüsün etrafında da her üniversitede olduğu gibi onlarca özel yurtta mevcut.
Ege Üniversitesi için de söyleyebileceklerim bu kadar. Eğer bir Ege’li olacaksanız üniversite hayatınız sonrasında çok renkli bir kişiliğe sahip olacağınız da kaçınılmaz bir gerçek!
Üniversite sınavlarının yaklaşmasıyla birlikte özellikle sınavdan ümidi olan öğrencilerde “tercih” düşünceleri hat safhaya ulaştı. Biz de Türkiye’de yer alan üniversiteleri adım adım inceleyerek, hangi üniversitenin hangi yönünden iyi olduğunu araştırıyoruz. Bu gün ki araştırmamızın konusu da Antalya’da yer alan Akdeniz Üniversitesi!
Genellikle “tatil” kelimesi ile aynı cümlede yer almaya alışkın olan Antalya şehri, doğası, denizi ve her geçen gün turizm sayesinde gelişen şehir yapısı ile birlikte bir öğrenci cenneti olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Bu durumda öğrenciler için onlarca hatta yüzlerce hobi, ek uğraş ve kendini geliştirme etkinliklerinin kapısını aralıyor.
Öncelikli gelir kaynağı turizm olan bu güzel şehrimizin her ne kadar sanayi bölümü gelişmiş olsa da, öğrencilerin gelişim ve aktivite gösterebilmesi için gerekli olan her şey turizm ayağı ile alakalı. Hadi, şimdi Akdeniz Üniversitesi’ni tercih edecek olan arkadaşlarımızın yapabilecekleri aktiviteleri özetleyerek tanıtalım.
Rafting!
Turizmi ile tanınan güzide şehrimiz Antalya’da su sporlarının her türlüsünü yapmanız mümkün. Denizi ile adeta cennetten bir kesit andıran Antalya’da üniversite arkadaşlarınız ile birlikte raftinge katılabilir, kendinizi rafting alanında geliştirebilirsiniz. Hatta kendinize bir ekip kurup, bol pratik yaparak rafting yarışmalarında boy bile gösterebilirsiniz. Kim bilir, belki de öğrencilik bir madalya ile bitecek?
Tatil!
Antalya’nın cennet görünümüne alıştıktan sonra çevrenizden duyacağınız “Bu yaz nereye gitsem?” soruları size garip gelmeye başlayacaktır. Bırakın onlar düşünsün, siz her yaz Antalya’da kumsal kumsal gezerken fotoğraflarınız ile onlara da fikir verirsiniz.
Kültür Bombası!
Turizm dedik, Antalya dedik, tatil dedik; halen anlamadın mı? Yılın her mevsiminde akın akın gelen turistler bir yana, dünyanın her yerinde cennet güzelliği ile tanınan bu şehre Erasmus ve öğrenci değişimi programları ile gelenler diğer yana. Yabancı dilin belini kırıp, kültür patlaması yaşamaya hazırsan, tercihlerde Antalya’yı yazmayı unutma!
Deniz Ürünleri
Akdeniz’in o tuzlu sularından her mevsim çıkan, taze ve lezzetli deniz mahsulleri ile en az 4 yıl geçireceksin. Vitaminler, proteinler havada uçuşacak! Lise arkadaşların hala hamsi ayıklarken sen avokadolu karides yiyeceksin!
Kaleiçi
Antalya’da üniversite okumanın en güzel yanı, sürekli olarak kapalı alanlara tıkılıp kalmama şansın! Kampüsün hemen yakınında yer alan Kaleiçi’ne gidip, ister manzaranın keyfini çıkartır, ister doyum olmayan manzaraya karşı vizelerine çalışabilirsin.